Ülkedeki sözüm ona muhalif TV kanalları ve gazeteleri CHP Zonguldak Milletvekilini “ADAM” diye ekranlara çıkarıyor, Gazeteler onu muteber insan diye söylediklerini haber yapıyor.
Simavi Ailesinin ve Aydın Doğan’ın medyadan çekilmesinden sonra gerçek ve dürüst habercilik hakkın rahmetine kavuştu.
Ben sobayı tutuşturmak için –kağıdı fazla diye- Hürriyet ile Sabah’ı alıyorum.
Sadece sobayı tutuşturma adına.
Okumuyorum. Sadece odun tutuşturmaya yarıyor.
Evimde TV yok. İzlemiyorum bu kadar sahtekarlığı ruhum kaldırmıyor…
En azından ruh sağlığımı koruma adına TV izlemiyorum…
Ben kendi adıma Milliyet Haber Ajansı (Mil-Ha), Hürriyet Haber Ajansı (hha)’dan yetiştim bu meslekte.
Çok önemli görevlerde yaptım.
Patron emrini asla görmedim.
Ha bir tek olay vardı???
Patron emri olan.
O dönem rahmetli Hasan Yılmaer HHA Genel Müdürü idi.
HHA’nın Zonguldak Büro Şefiyim. Kar inanılmaz her yer kapanmış durumdaydı.
Erol Simavi’nin Özel Kalem Müdürü bir bayan aradı.
Sanki 7/24 konuştuğum birisi gibi.
Bana; “Yoğun kar var. Yenice ormanlarındaki hayvanlara yem götürün. Helikopter ve de iş makineleri tutun. O hayvanları besleyin. Patronun talimatı” dedi ve telefonu kapattı.
Bende arkadaşlar her halde bana İBNELİK yapıyor diye düşündüm.
Ne olur ne olmaz diye Rahmetli Hasan Yılmaer ağabeyi aradım.
“Ağabey beni bir kadın aradı Erol Simavi’nin Özel Kalem Müdürüymüş. Yenice ormanlarına yem bırakma adına iş makineleri helikopterler tut” dedi.
Ondan cevap; “Dur öğrenip döneceğim sana” oldu.
Beş dakika sonra Hasan ağabey; “İş makineleri ve gerekirse helikopter tut. Yenice ormanlarındaki hayvanlar ölmesin” dedi.
O dönem Eskişehir büro şefi de bir köye kara rağmen su ishale hattı çektiriyordu. Hem de greyderlerin üstünde.
O dönem iktidarda ve Orman Bakanlığında gücüm olduğundan helikopter tutmadım o işi bakanlığa hallettirdim.
Ama greyderlerle Burçan Çokgezen ve Aydın Ermişoğlu’nu görevlendirdim. Yenice ormanlarına hayvanlar ölmesin diye çayır taşıdılar. Dönüşte çocuklar 15 gün gripten ölesiye yattılar.
Ha Allah rahmet eylesin. DSP’den Milletvekili adayı olan Mümtaz Soysal vakam vardı. Mil-Ha’da iken arama çok iyi idi. Sonra Hürriyet yazarı oldu. O gün Uğur Dündar’ın “Yasa dışı organ nakli” haberine konu olan kişi Zonguldak’taydı. Ve zamanla yarışıyorduk.
Soysal ile olan randevuyu unutmuştum… Haber öncelikti…
O dönem Karabük ve Bartın bize bağlı. Telefon rehberin de tüm insanları taradık. En son Terakki mahallesinde kaldık.
Fikri Çinokur ile Soğuksu’ya gittik. Benim eniştem Abdullah Gülay gördü ve bize; “Burada ne yapıyorsunuz. Karnınız açtır yemek söyleyeyim” dedi. Ve Dönercide yemek yiyelim dedi.
Biz de ona; “Enişte İngiltere’de organ nakli yaptıran kişiyi arıyoruz” dedik.
Ha işte o döneri kesen o dedi.
O dönemki; 1.5 milyonluk kentte adamı bulmuştuk.
Sonrasını Fikri anlatsın. Satırla nasıl kovalandığını…
Randevuya uymadığım için kapının altından not kağıdı bırakan Mümtaz Soysal görevden almam için Patrona gitti. Gücü yetmedi…
O dönemde bizden kimseyi görevden aldırmaya –Cumhurbaşkanı olsa dahi- gücü yetmezdi.
Şayet siz bir hata yapmazsanız.
Bunu niye anlattım sevgili Denizciğim…
Benim bazı insanlar için söylediğim bir şey var; “Şayet ben padişah olsam soytarı olarak belirleyeceğim isimler olur” diye…
Siz gazeteci tanımamışsınız???
Senin filmlerini biz yemeyiz…
Kılıçtaroğlu’nu nasıl kandırıyorsun bilemem de…
Cengiz inşaatla ilgili bir açıklama yap ve bende sana adam diyeyim.
Yalanlar profesörü Deniz kardeşim.
Bu ara Çatalağzı, Muslu, Göbü, Türkali halkının sana kucak dolusu, -hatırı sayılır- selamları var.
Kulakların kızarıyor mu? Bilemem.
Bence yanıyordur??? Sevgiyle kalın…
YORUMLAR