BAHÇELİYE MEKTUP

Rahmetli Nevzat Köseoğlu’nun cenazesinde yaşanılan utanç verici olayla ilgili yazı yayinladım ardından yaşananları yorumladım... 



 

Öncelikle şunu belirtmek isterim; yaşanılan olayları, yapılan hareketleri değerlendirirken gerek yazarın , gerek  okuyucunun  objektif olması, objektif değerlendirmeler yapması bize ve içinde yaşadığımız topluma artı değerler katacaktır.

 



Körü körüne, gözleri bağlı ya da at gözlüğü ile dar bir çerçeveden etrafımıza bakmaya çalışmak bizi sürekli geriye götürür ve bundan elli sene sonra da neden iktidara gelemiyoruz diye düşündürtmeye devam eder.



 

Ülkücüler olarak; Ülkü Ocaklarına sahip çıkmalı, onları eğitim, kültür ve bilgi yuvası yapmalıyız. Ülkücüler kalemleri güçlü, zihinleri güçlü, devletine, vatanına, milletine, bayrağına aşk ile bağlı neferlerdir.  Evet ; Ülkücüler bunlardan birinin zevale uğramasına engel olabilmek için kendi canlarından vazgeçerler.

 



Fakat yıllar yılı bize oy kaybettiren, toplumumuzu bizden uzaklaştıran mafyavarimsi hareket ve tutumlar bizim kabuk tutmayan yaramızdır. 

Anne babalar çocuklarını ülkü ocaklarına neden gönderememektedir.



 

Bunun cevabını  Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Olcay KILAVUZ  cenaze töreninde vermiştir.

Bir ülkücü hem de gençlerin kendisini örnek alacağı makamda olan bir ülkücü devletinin polisine tokat ve yumruk attı. 

Üstelik o polis memurunun ne yükselen bir sesi, ne sert bir tavrı ne de olumsuz bir hareketi vardı.

 



Kendisinden yaşça büyük, görevini yapmakta olan bir polise şiddet uygulamak bir pkklıya yakışır, ülkücüye değil.  Ülkücü;  devletinin polisine saldıranın karşısındadır, saldıran asla olmamalıdır, olamaz. Polise  saldıran Ülkücü olamaz.



 

Burada benim için isimlerin hiçbir anlamı yok. Olcay, Ahmet, Mehmet fark etmiyor. Görev başındaki polise vuran kim olursa olsun, hangi makam ve mevkide bulunursa bulunsun, derhal görevden alınması gerekmektedir.



 

MHP bunu yapana sahip çıkmamalı, derhal kendinden uzaklaştırmalıdır. Bunu MHP’nin misyon ve vizyonu için yapmalıdır. Bunu Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ için yapmalıdır.



 

Milliyetçi Hareket Partisi kimsenin tapulu malı değildir, önemli olan kişiler değil davadır, ülküdür.

Bu davaya hakarettir. Çünkü MHP tarihinden bu yana polisine saldırmamış, vurmamıştır.

 



Olcay Kılavuz yaptıklarının sonucunu düşünebilecek yaşta ve mevkidedir. Genel Başkanımıza yalakalık yapmak için hiçbir suçu olmayan kimseye şiddet uygulamak ;bırakın ülkücüyü ,insana yakışmayan bir harekettir.



 

Yazımın sonuna gelirken sizlere Engin ALAN’ın mektubunu hatırlatmak isterim. Kimin polisin düşmanı olduğunu O mektubunda belirtmiştir. 



‘’ 1. Başta devletimin polisini tokatlayan olmak üzere, bölücü Kürt milletvekillerinin TBMM ve Yargıtay’da bekletilen dosyaları bir daha gün yüzüne çıkmayacak şekilde kaybedilmelidir.’’

 

Olcay KILAVUZ’un  polisi tokatlayan kürt milletvekilinden ne farkı kalmıştır?

 

 

Polis demek devlet demektir, Ülkücüler devletine sahip çıkan, onu seven ve yücelten kişilerdir. Sayın Genel Başkanımız Devlet BAHÇELİ’nin bu konu ile ilgili karar ve açıklamasını  emniyet teşkilatı mensupları ile birlikte tüm Ülkücüler de beklemektedir.